Musul’da sadece Türk konsolosluğuna yapılan saldırı ile hedefin Türkiye ve Türk kamu görevlleri olduğu anlaşılan , IŞİD’in elindeki Türk rehinelerin ramazan ayı içinde bir türlü bırakılarak Türkiye’ye gelebileceklerine ilişkin beklentiler, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ardından Dışişleri kulislerinde ve diplomatlarca da ifade edilmeye başlandı.

Ankara’da ifade edilmeye başlayan bu olasılık, cumuhurbaşkanı adayı olan Başbakan Tayyip Erdoğan için bir kampanya silahına dönüştürüleceği yorumlarını da beraberinde getirdi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Musul’da alıkonulan Türk vatandaşlarını ramazan içerisinde kavuşmayı umduklarını söylerken, Dışişleri Bakanlığı da rehinelerin ailelerine yöneli iftar programları düzenledi. Buna göre rehine aileleriyle başta Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru olmak üzere bakanlık bürokratlarının katılımlarıyla iftarlar gerçekleştirilecek. Bu aşamada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun rehine aileleriyle iftar programı bulunmuyor. 11 Haziran’dan bu yana IŞİD’in elinde olan rehinelerin ramazan ayı içerisinde, “bayrama kadar kurtarılacağına” yönelik beklentiyle birlikte bu olasılığın güçlenmesi halinde Başbakan Erdoğan ve Bakan Davutoğlu’nun ailelere iftarda bur araya gelerek “rehine müjdesini” bizzat açıklamasına ilişkin de planlamalar yapılıyor.

49 kişiye 7 araç

Musul Başkonsolosluğu’na yeterli zırhlı araç tahsis edilmediği iddiaları ise bir başka gerçeği ortaya çıkarttı. Bakanlık kaynakları, konsolosluktan gelen bir Kobra tipi zırhlı araç talebinin bulunmadığını, cobra tipi araçların Musul’daki araziye uygun olmadığını belirtirken, “7 adet zırhlı araç oradaki tüm personelin tahliyesi için yeterliydi” savunmasını yaptı. Araçların zırhı, normal binek otomobiller gibi en fazla 5 kişinin binebileceği ve olası bir saldırıya karşı camları ve gövdesi korunaklı malzemelerden oluşuyor. Rehin alınan 49 kişi göz önüne alındığında, zamanında tahliye edilmeleri halinde bir araca 7 kişinin binmesi gerekecekti.

Plan var tahliye yok

Üst düzey yetkili, Başkonsolos Öztürk Yılmaz’ın 10 Mayıs’ta tahliye istediği iddialarını ise yalanlamadı ve tahliye planlarının önceden hazır olduğunu belirtti. Israrlı sorular üzerine 11 Haziran’daki baskından çok önce tahliye planının yapıldığını savunan yetkili, Bakan Davutoğlu ile arasındaki son telefon görüşmesine atıfta bulunarak, “Bakan bey derhal tahliye emri verdi ancak Başkonsolos Yılmaz ‘Bakıyoruz ancak şu an durum uygun değil’ karşılığını verdi” dedi.