KİMSE SAVAŞ İSTEMİYOR
Cizreli TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, doğduğu topraklarla ilgili son izlenimlerini anlattı ve “Halk barışı tattı” dedi. Kadooğlu, “İpler kopmamalıydı. Liderler bir an önce hükümeti kurup barış sürecini tekrar başlatmalı” isteğini de dile getirdi.
22 Ağustos 2015, 05:56
Barış sürecinin 3 yıl sürüp bir anda sona ermesi, Güneydoğulu iş insanlarında da büyük kaygı ortaya çıkardı. Önce TÜSİAD’a girip, yıllarca yönetimde görev alan, 3 ay önce de TÜSİAD’ın da üye olduğu Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'na (TÜRKONFED) başkan olan Cizreli Tarkan Kadooğlu, başlayan terör ve şiddet olaylarını asla kabullenemiyor.
Liderlik cesaret ister
Taksim’deki ofisinde görüşmeye gittiğimizde onu son derece üzgün bulduk. 12 bin 500 üye, 30 bin şirket, 150 dernek ve 22 federasyonu çatısı altında toplayan TÜRKONFED’in sorumluluğuyla Kadooğlu, şu anda gelinen noktadan çok rahatsızlık duyuyor. Barış sürecinin yeniden başlaması için tüm iş örgütleriyle işbirliği içinde rol almak isteyen Kadooğlu, yaklaşımını anlattı ve siyasilere şöyle seslendi:
Liderlik cesaret, sineye çekme, hoşgörü gerektirir. Yok etmek ve parçalamak çok kolaydır, yuvaları büyütmek, çocukları geliştirmek zordur.
30 yıllık şiddet sarmalı
Tarkan Bey, 3 yıllık barış sürecinden sonra yine terör ve şiddet olayları başladı. Neden böyle oldu?
Şiddetle kimse bir yere varamaz. Zaten 30 yıl boyunca bu şiddet sarmalıyla, binlerce insanımızın canına kastedildi. Nitekim, mevcut hükümet çıkıp dedi ki, ‘Ben yeni bir yöntem deneyeceğim. Diyalog yoluyla bu işi çözeceğim. Artık anneler ağlamasın.” Bu insanlar tarafından da takdirle karşılandı. Artık batıdaki insanlar da Türk-Kürt kardeşliği ve bu ülkenin bütünlüğü konusunda hem fikir hale geldiler.
İpi koparmamalıydılar
Olayların tırmanmasında en çok kimin rolü oldu sizce?
Barış sürecini yürüten aktörlere methiyeler dizmiştim. Eğer bugün mesele bu noktaya gelmişse o aktörlerin de rolü vardır; hükümetin de, örgütün de... O ipin kopmaması gerekiyordu. Nasıl güzel şeyler yapmışlarsa ve onlara destek olmuşsak, bugün de bu şiddet noktasına gelinmesinde onları eleştirebiliriz. Her şey gözümüzün önünde cereyan etmediği için yüzdeye vurunca kimin hatası çok kimin hatası az bilemeyiz.
Suriye de zarar verdi
3 yılda devletin sürece uyduğu, PKK’nın uymadığı görüldü ama...
Bakıldığı zaman bu tip yapıların dağlarda ve kırsal kesimlerde güçlendiği görülebilir. Bunu yaptıran sebepler de olmuştur. Bugün Suriye olayı barış sürecine de zarar vermiştir. Karşılıklı masada oturulup konuşulan konuların arasına başka şeylerin girdiğine inanıyorum. IŞİD meselesi, Kobani’nin işgali bir kırılma ortaya çıkardı. Kürtler’de bir travma yaşattı. Bu da süreci yürüten aktörlerin masada samimi olmadıklarını gösterdi.
Çok da mutluyduk
Cizre’ye gidip geliyorsunuz. Son izlenimleriniz nelerdir?
İnsanlar tedirgin ve huzursuz. Bizim de sahip olduğumuz kaygıları fazlasıyla yaşıyorlar. Barış süreci çok iyi gidiyordu, çok mutluyduk. Çünkü insanlar barışı tattılar, bu saatten sonra savaşı desteklemezler. Kim yapıyorsa karşısında halkı görür. Halk artık Cudi Dağı’nda piknik yapmaya başladı. Bu zevki bırakıp da savaşa razı olmazlar. Cizre ve çevresinde her gün sabaha kadar çatışmalar, patlamalar var. Eskiden böyle değildi, gece saat 12’lere kadar insanlar sokaklardaydı, kahvelerdeydi.
'Baba evden çıkma’
Şu anda fotoğrafta neler var?
Olaylı bölgelerdeki çocuklarımız yine travma yaşamaya başladı. Çocuklar “Aman baba sokağa çıkma sana bir şey olur” demeye başladılar. Sadece bizde değil, tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehirlerinde elektrik kesiliyor, bombalar patlıyor. Bugün görüyoruz ki, sokağa çıkma yasaklarına başlanıldı. Bu ne demek? Seni evine hapsediyorum, çünkü senin güvenini sağlayamıyorum demek. Bu da bizim ülkenin zaafıdır.
Bölgenin ayağına kurşun sıkıyorlar
Teröristler, haraç vermeyenlerin iş makinelerini, araçlarını ateşe veriyor. Bu durum nasıl önlenebilir?
O bölgelerde yıllardan beri bu tür olayları duyuyoruz. Şahsen böyle bir olay görmedim. Bunu kim yapıyorsa karşısındayız. Zaten sen o bölgede çalışan iş insanına zarar verdiğin zaman kimse oraya gelmez. Yurtdışından gelmediği gibi batıdan da gelmez. Yereldeki insanlar da birileri bombayla patlatacaklar diye yatırım yapmaz. O bölgede kim bunu yapı- yorsa o bölgenin ayağına kurşun sıkıyordur.
PKK kayıtsız şartsız silahları susturmalı
PKK’nın silahlarıyla Türkiye’den çıkıp gitmesi neden gerçekleşemiyor?
PKK’nın her halukarda kayıtsız ve şartsız silahları susturması lazım. Silahını gitsin Suriye’de, Irak'ta kullansın: Halkını katletmeye gelen IŞİD’e karşı kullanacaksa kullansın. Bunda hiçbir tereddüt yok. Ama Türkiye’de silahla çözümlere değil, siyasetle çözümlere bakmamız lazım. Birbirimizi ikna ederek çözmeliyiz. 80 milletvekili alan HDP’ye bu çözüm için insanlar alkış tuttu. HDP’ye bir fırsat vermek, elini güçlendirmek gerekir.
Üçüncü göze gerek yok
ABD’nin Türkiye ile PKK arasında “üçüncü göz” olmasına olumlu bakanlar var. Bu doğru mu?
Bu ülkenin insanlarında kardeşlik ruhu var. Bu kadar çatışmaya, şiddete, vurma kırmaya rağmen insanlarımız bir ayrışma içinde değil.
Bir bütünlük içinde olduğumuz için, ne BM’den ne ABD’den gözlemciye ihtiyaç olmadığına inanıyorum. Ülkenin belli dinamiklerine sahip, akıllı ve güçlü insanlarla bölgesinde sevilen kişilerden oluşacak gözetim heyetiyle bu işler çözülebilir. İş dünyasından da heyete insanlar alınmalı. Bu TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB olur, diğer STK’lar olur.
Koalisyonda Almanya örneğini görmek isterdim
Koalisyon hükümetine taraftar mıydınız?
Ben şuna taraftarım. Halkın iradesi burada uzlaşı istedi, tek partiye ve tek kişilik bir parti kurmasına müsaade etmedi, 'ey partiler
birleşin ve ülkenin sorunlarını çözmek için hükümet kurarak çalışın' dedi. Almanya örneğini Türkiye’de de çok görmek isterdim. TÜRKOFED olarak bunu her yerde dile getirdik, destekledik. Ama netice itibarıyla olmadı. Yine de demokrasimiz işliyor.
Herkes zarar görüyor
Yeniden seçime gidiyoruz. Sizce bundan kimler zarar görecek?
Başta ekonomi görüyor, başlayan şiddetle tüm insanlar zarar görüyor. Zaten iyi bir hükümet kurulmazsa bu sorunların çözüleceğine de imkan görmüyorum. Bu seçimin de bir an önce yapılması, hükümetin kurulması lazım. Biz 2015’ten vazgeçtik, en azından 2016’yı kaybetmeyelim istiyoruz.
Nice hükümetler, nice TSK'lar geldi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” dedi. Bu nasıl bir mesaj?
Sorunu buzdolabına da dağ başına da kaldırsanız olaylar bitmediği müddetçe Türkiye huzura kavuşamaz. Eğer çözüm silahla olsaydı, 30 yıldır nice hükümetler, nice TSK’lar geldi, komutanlar değişti, bu çözülürdü, çözülmedi! Üstelik gittikçe bu yara açılacak, birlik ve beraberlik bozulacak diye büyük kaygı duyuyorum.