Güzel ülkemiz için yazıyoruz - TOSUN COİN HİSSESİ - Yalçın Karatepe Şeffaf Gazete
http://seffafgazete.com/yazarlar/KONUK-KOLTUGU/37352/tosun-coin-hissesi--yalcin-karatepe

 

KONUK KOLTUĞU

KONUK KOLTUĞU
TOSUN COİN HİSSESİ - Yalçın Karatepe
26 Nisan 2021, 20:43
 
 
Zengin olmak ister misiniz? Şöyle bol paranız olsa… Güzel olmaz mı? Hani şu komşunuzun okuldan arkadaşının bankacı kuzeninin bir tanıdığının kazandığı kadar çok parayı kazanmak, onu diyorum işte. Bence de güzel olur.
 
Peki, nasıl çok para kazanıp zengin olacaksınız? Efendim? Yok, öyle ücretli çalışarak ya da döner büfesi açarak zengin olamazsınız. Geriye ne kaldı?
 
Mesela danaya girsek? Evet, onu denediniz ama olmadı değil mi? Paralarınızı alıp tüydüler. Hem dana filan nedir ki? Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde başka bir şey yapmalı. Ne yapalım o zaman?
 
Mesela “koin”e girseniz? Yok, “koyun” değil, coin, hah işte onu diyorum. Evet, herkes “acayip kazanıyormuş” diyorlar. Hani şu kripto dedikleri şeyden bahsediyorum. Siz niye kazanmayasınız? Türkiye’de 5 milyona yakın insanın bu piyasadan “çok para” kazandığı söyleniyor. Bunu bir deneyin isterseniz.
 
 
Tüh, tam siz denemeye hazırlanırken bir “kriptocunun” ülkeden tüydüğü haberi gazetelere düştü. Bir tahmine göre gencin birisi, öyle danaymış, yemmiş, çiftlikmiş gibi işlere girmeden, bir internet sitesi kurup vatandaştan toplamış parayı. 2 milyar doların üzerinde bir paradan söz ediliyor. Gelen gelene. 400 binin üzerinde “yatırımcısı” olduğu tahmin ediliyor. Adam genç tabi, ne yapsın o kadar dolarla Türkiye’de? Götürüp yastığın altına koysa, sığmaz. Atlamış uçağa, vın. Zaten parası olmayanın bile terk etmek istediği bir ülkede parası olan genç bir insan niye kalsın ki?
 
Yok, ben o işlerden anlamam, şöyle daha sağlam işlere girerim diye düşünüyorsanız, tabi o da mümkün. Birçok şirket halka arz ediliyor, hem de arz edilen şirketlerin hisseleri işlem görmeye başladıktan sonra 10, 15 kat artıyormuş. Ne paralar kazanmışlar, ne paralar. Hoşunuza gitti değil mi? Bağımsız denetim şirketleri tarafından finansal tabloları tasdiklenmiş, SPK’dan onay almış, finansal kurumlar tarafından değerlemesi yapılmış bir şirket halka arz ediliyorsa, bundan daha güzel ne olabilir ki?
 
Bak bu olur işte diyorsanız, o işlere girmeden önce aşağıdaki satırları okuyun derim. Sonra ne yapacağınıza siz karar verirsiniz.
 
Son zamanlarda sık duyuyorsunuz, filanca şirket “halka az ediliyormuş” diye. Evet, halka arzlarda bir patlama yaşanıyor. Eğer planlandığı gibi giderse bu sene sonuna kadar 40’a yakın şirket halka arz edilecek.
 
Peki, bu furya neden?
 
Vatandaşın hızlı bir biçimde para kazanma arzusunun halka arzları cazip hale getirdiğini düşünüyorum. İnsanlar öyle 3’e 5’e bakmıyor, şirketin hangi alanda faaliyet gösterdiği ile ilgilenmiyor. Zaten tahtası açılıp fiyat beş, on kat artınca satıp çıkacak. Niye ilgilensin ki detaylarla? Böyle “fırsat kollayanlar” çok olunca da hadi “halka arz edelim, fırsat bu fırsat” diyen şirket çok oluyor. Bir an önce para kazanma telaşında olan küçük yatırımcıların ilgisini fırsata çevirmeye çalışan bazı şirket sahipleri kendi şirketlerini halka satmak için “halka arz” yönetimini kullanıyor.
 
Son zamanlarda borsa yatırımcı sayısının çok artmasında halka arzlara katılmak ve hedeflediği kadar hisse alabilmek için eşi, dostu, çocuğu, yakını vs adına hesap açtıranların etkisinin olduğunu biliyoruz. Böyle yaparak kendilerine gelecek hisse miktarını artırma şansına sahip olacaklarını düşünüyorlar. Zengin olma fırsatını kaçırmak istemiyorlar.
 
Normalde halka arz işleminden beklenen, buradan elde edilen sermayenin şirketin içine konulması ve bu kaynak ile şirket faaliyetlerinin finanse edilmesidir. Örneğin yeni bir yatırımın finansmanı sağlanabileceği gibi mevcut bir borcun ödemesi yapılarak şirketin nakit akışlarının rahatlaması da sağlanabilir.
 
Ama son zamanlarda gördüğümüz halka arzların bir kısmı şirket sahibinin mevcut hisselerinin bir kısmını vatandaşa satması ve bu işlemden şirketin kasasına herhangi bir kaynağın girmediğidir. Diğer bir ifade ile şirket bir finansman kaynağına ulaşmıyor fakat şirket sahipleri paraya ulaşıyor. Oysa olması gereken, şirketin sermaye artırımına giderek halka arz edilmesi ve buradan gelecek tüm kaynağın da şirketin içine konulmasıdır. Ama bizde para şirket sahiplerinin cebine giriyor. Mesela bugünlerde halka arzı devam eden bir şirket 105 milyon hisse satacak ama bunun 100 milyonu şirket sahibinin kendi hissesi, sadece 5 milyonu karşılığında ödenecek tutar şirkete kalacak.
 
Tabi olay sadece halka arzla da sınırlı değil. Mevcut durumda borsada işlem gören şirketler de yatırımcılarını “altın yumurtlayan tavuk” olarak görüyorlar. Nasıl mı? Basit. Diyelim sizin elinizde bir şirketin hissesi var. Şirket bedelli sermaye artırımına gidiyor. Üstelik bunu nominal bedel üzerinden yapıyor. Mecbur katılıyorsunuz. Katılmazsanız zaten kaybedeceksiniz, bari katılıp şansınızı denemek istiyorsunuz. Cebinizden para çıkmaya devam ediyor.
 
Üstelik iktidar vatandaştan para toplamayı mevcut durumdan daha kolay hale getireceğini söylüyor. Hani şimdi unuttuğumuz “İstiklalden İstikbale” adını verdikleri “ekonomik reform” paketi var ya, onun maddelerinden birisi de “şirketlerin halka arz sürecini kolaylaştıracak ve teşvik edecek düzenlemelerin yapılması” idi.
 
Bunda ne var diyebilirsiniz, ne güzel şirketler sermayeye ulaşırken vatandaş da sermaye piyasalarına giriyor, piyasamız derinleşiyor diye düşünebilirsiniz. Ama maalesef öyle olmayacak. Küçük tasarruf sahiplerinin paraları büyük servet sahiplerine aktarılacak. Bu zaten hep böyle olmuştur.
 
Unutmayın, para kazama hırsı başkaları için fırsat doğurur. Ve olan da budur.
 
Yalçın Karatepe / BİRGÜN