Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
KONUK KOLTUĞU

KONUK KOLTUĞU
DİYANET DE Mİ KANDIRILDI ? Ayşe Sucu
10 Ağustos 2016, 22:27
 
 
15 Temmuz sonrasında gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “kandırıldım” itirafı ve “milletten özrü”, gerekse iktidar cenahından aynı mealde yükselen sözler “Allah ile aldatma” sözünün acı gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Hiç kırılmasın AKP'li yöneticiler, 15 yıldır süregelen “ehliyeti-liyakati dikkate almak yerine bizden olsun” tavrının sonucunu fiilen öğrenmiş oldular. Eşyanın tabiatındandır, haksızlık ve adaletsizlik eninde sonunda yapanı vurur.
 
Yüz binlerce öğrencinin, memurun, akademisyenin, emniyetçinin, subayın hakları zayi edildi, kimi hak ettiği işe alınmadı, kimi işten çıkartıldı, kimi hapse atıldı, kimi canına kıydı. İnsanlar kırıldı, incitildi, ötekileştirildi.
 
“Hukuk”, “hak” kelimesinin çoğuludur; hukuk çiğnendi.
İnsan hakları, Allah'ın sınırlarıdır (hududullah), Allah'ın sınırları çiğnendi.
Bu haklar tazmin edilmeden “özür” kurtarır mı sorusunu sayın Cumhurbaşkanı'na ve yetkililere buradan sormak isterim.
 
TABİAT BOŞLUK İSTEMEZ
15 Temmuz felaketinin siyasal, sosyal, ekonomik ve küresel boyutu tartışılıyor, tartışılmaya da devam edilecek. Umarız yeni mağduriyetler yaratılmadan, oluşan bütünlük bozulmadan, demokratik ve hukuk yapımızdan taviz verilmeden ve yapılan hatalardan ders çıkartılarak ülkemizin geleceği teminat altına alınır.
 
Tam da bu noktada kendini masaya yatırması gereken kurumlardan biridir Diyanet. Zira ne boşluklar bırakıldı ki dini duygular bu denli sömürüldü. Özellikle gençlerimizin zihinlerinde oluşan soru(n)ların kolayca bertaraf edileceğini söylemek zor. Mesele sadece FETÖ de değil, lütfen artık görülsün; bir yaşam dilimine hapsedilen, bir döneme kilitlenen, bir biçime indirgenen, akla aykırı hikâyelerle süslenen, bin yıl öncesinin fetvalarıyla yetinilen, insanlığın geldiği çizgiden uzak görüşler her yerde din adına haykırılıyor ve taban buluyor. Ve her geçen gün holdingleşen, ticarileşen ve siyasileşen din temelli örgütler büyüyor.
 
Bugün olumsuz, hatta sapkın din anlayışları bu denli güçlenmişse, elbette gözler Diyanet'e çevrilmeli. Dev bütçesiyle ve yüz binin üzerindeki personeliyle ne yapılmıyor ki (veya ne yapılıyor ki) bu noktaya gelindi?
 
Diyanet, fincancı katırlarını ürkütmeyelim anlayışıyla hareket edemez, etmemeli…
İslam'la taban tabana zıt fikirler filizlenirken susmamalı.
 
Akla-bilime aykırı, insanın doğasıyla asla örtüşmeyecek fetvalar sosyal medyada ayyuka çıkmadan, tepkisini hemen koymalı.
Bazı konuları konuşmak için ille de emekli Diyanet İşleri Başkanı mı olmak gerekiyor?
 
YAPILMASI GEREKEN
Dinin siyasete alet edilmesinin vahametini görmek için on dört asrın tarihine şöyle bir göz atmak yeterli. Ancak siyasiler bundan vazgeçmiyorlar. Diyanet siyasi iradenin meşruiyet kazandığı ifade haline asla dönüşmemeli. Örneğin, bugün Cumhurbaşkanı “kandırıldım” diyorsa, Diyanet'in de bu noktada vebali yok mu? Yoksa “biz de kandırıldık” mı diyecekler!
Ha keşke Diyanet özerk bir yapıda olsa…
 
Başkan ve Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri ilahiyat fakültesi öğretim üyeleri tarafından seçimle gelse. Bunlar ayrı bir tartışma…
 
Fakat İslam ülkeleri arasında farklı bir yerde duran ve bir hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nin din kurumu olan Diyanet, dünyaya yönelik evrensel bir dini düşünce üretebilmeliydi. İl il, cemaat cemaat Türkiye'nin bir dini haritası çıkartılıp, sorunları ortaya koyan ve vatandaşları gerektiği yerde uyaran ve aydınlatan bir politika izlemeliydi.
 
BİLDİRİDEKİ ÇELİŞKİ
Ankara'da Olağanüstü Din Şurası'nı toplayan Diyanet, FETÖ/PDY odaklı bir sonuç bildirgesi sundu. Bu bildirgede “İslam'a göre Hz. Peygamber'den başka “masum ve tartışılmaz” bir otorite ve rehber kabul edilemez. Hiçbir kimse ve hiçbir yapı, kendisini dinin mutlak temsilcisi olarak göremez ve insanları kendisine kayıtsız şartsız itaat ve bağlılığa çağıramaz” maddesinden hemen sonra, “FETÖ hareketi sahte bir mehdi hareketidir” saptaması yaptı.
 
İyi de, gerçek mehdi vardır anlamına mı geliyor bu cümle?! Sahte Peygamber gibi…
Mehdilik konusunda farklı görüşlerin olduğunu biliyorum ancak Diyanet'in net bir tavır alması gerekiyor ki bundan sonra “mehdiyim” diyenlere toplum mesafeli yaklaşsın. Zira bu “özel dini kurtarıcılar” etrafında insanlar aldatılıyor!
 
Ezcümle Diyanet'in, geniş katılımlı (bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının da yer alacağı) bir toplantıyla kendini korkmadan tartışmaya açması, siyasetten uzak bir yenilenmeye gitmesi şart gözüküyor.
 
Ayşe Sucu -  SÖZCÜ

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 DOLANDIRICILAR CUMHURİYETİ -Timur Soykan
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR