Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
REZA SARRAF'IN ESKİ KURYESİ ANLATTI
REZA SARRAF'IN ESKİ KURYESİ ANLATTI
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının kilit ismi İran asıllı iş adamı Reza Zarrab'ın kuryelerinden Adem Karahan'ın Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi'ne verdiği ifadede “Türkiye-Dubai-İran hattındaki para trafiğini” deşifre ettiği ortaya çıktı.
18 Temmuz 2015, 15:52

 

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının kilit ismi İran asıllı iş adamı Reza Zarrab'ın kuryelerinden Adem Karahan'ın Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi'ne verdiği ifadede “Türkiye-Dubai-İran hattındaki para trafiğini” deşifre ettiği ortaya çıktı.

1.5 ay önce Gümrük Müfettişi Mehmet Eryılmaz’a ifade veren ve “Türkiye-Dubai-İran hattındaki para trafiğini” anlatan Rıza Sarraf’ın eski kuryesi Adem Karahan Cumhuriyet’e konuştu.image

17-25 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Rıza Sarraf’ın kuryesi Adem Karahan, Cumhuriyet’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Yurtdışına çıkardıkları altınlar konusunda itiraflarda bulunan Karahan, “2012-2013 yılları arasında yurtdışına 200 ton altın çıkardık. O yıla kadar sadece para transferi yapılıyordu. 1 yılda eski para ile 18 katrilyonluk altını yurtdışına çıkardık. Bu 18 katrilyonun yüzde 4’ü siyasilere yüzde 4’ü ise Sarraf’a kalıyordu. Ama işin asıl arkasında kim var bilmiyoruz” dedi.

Gümrüklerde hiç zorluk yaşamadıklarını da anlatan Karahan, “Altınların bulunduğu sandıkların üzerindeki mühürler sökülerek gümrük memurları tarafından yeni mühür vuruluyordu. Memurlar karşılığını da bizzat Sarraf’tan alıyordu. Hatta bir gümrük memurunun yakını bizim şirkette şofördü” diye konuştu. 17-25 Aralık olayının ardından tehdit aldığını belirten Adem Karahan, can güvenliği nedeniyle Gelgeç olan soyadını değiştirdiğini açıkladı. Karahan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

image

22 kişilik ekipler

Altın ticaretinde kaç yılda ne kadar altın taşıdınız? Sizle birlikte tüm kuryeler ne kadar altın çıkardı?

ADEM KARAHAN: 2012-2013 yılları arasında yurtdışına altın taşımacılığı yapıldı. Bu işi günlük 22’şer kişiden oluşan iki ayrı grup yapıyordu. Bir grup akşam 19.30’da uçakla 500 kilo altın çıkarıyor, diğer grup da gece 24.00 ve sonrasında 500 kilo altın çıkarıyordu. Yani her gün toplamda 1 ton altın çıkışı yapılıyordu. Pazar günleri hariç hemen hemen her gün bu işler tekrarlanıyordu. 1 yıl içinde yurtdışına 200 ton altın çıkardık.

Yüzde 92 İran’a

Peki, paylaşım nasıl yapılıyordu?

A.K.: Bu para eski para ile 18 katrilyona denk geliyor. Türkiye’den altınlar Dubai’ye götürülüyor, orada bozdurularak para İran’a gidiyordu. Para sürekli bir çark içinde dönüyordu. Bu paranın da yüzde 4’ü siyasilere, yüzde 4’ü Sarraf’a kalıyordu. Ama malın gerçek sahibi kim bilmiyoruz. Sarraf da birilerinin malını taşıyarak paradan para kazanıyor.

Şımarmaya başladılar

Altınlar gümrükten nasıl geçiyordu? Hiçbir zorluk yaşamıyor muydunuz?

A.K.: Gümrük memurlarının olan bitenden haberi vardı. Havalimanı girişinde bizi karşılıyorlardı. Faturaları onlara gösteriyorduk ve onlar da altınları ilk aldığımız yerde sandıklara vurulan mühürleri söküp yeni mühür vurarak kontrollerini yapıp çıkışlarımızı gerçekleştiriyordu. Tabii gümrük memurları da verdikleri hizmetin karşılığını aldıkları için sıkıntı yapmıyorlardı. Bizzat Rıza Sarraf tarafından memurların avantaları ödeniyordu. Bu olaylara da bizzat şahit oldum. İsmini vermeyeceğim ama bir gümrük memuruna epeyce bir para verdi. Bu memur daha sonra şımarmaya başladı. Onun kayınçosu da bizzat bizim şirkette şoför olarak çalışıyordu. Bunun üzerine Sarraf, şoförü işten attı, hatta gümrük memuru ile de bir süre uğraştı...

Hediyelerin dışında milyon dolarlar gitti

Sarraf bu işten nasıl kurtuldu? Sorunu kimler çözüyordu?

A.K.: Sarraf’ın altın sevkıyatını yapan ve hatta benim de yakından tanıdığım Rüçhan Bayar diye bir adamı vardı. Muammer Güler’in bir yakını vasıtasıyla ona ulaşıp, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan ile birlikte sorunlar çözülüyordu. Bu daha önce de çok defa söylendi ancak üzerine pek gidilmedi. Hatta bu kişilere çeşitli hediyelerin dışında milyon dolarların da gittiği şirkette konuşuluyordu.

‘Sus’ talimatı geldi

Gözaltında Emniyet’te size ne soruldu? Orada bu detayları anlattınız mı?

A.K: Gözaltında bana Emniyet elindeki tapeleri dinletti. Ben barodan avukat istediğim için 2 tane avukat gelmişti. Ancak Rıza Sarraf kendi avukatı Şeyda Yıldırım’a bana avukat yönlendirmesini söylemiş. Bir tane bayan avukat geldi. Görüşme odasına gittik ve bana, bakan çocuklarının beni suçladığını söyledi. Ben de kendisine onları tanımadığımı söyledim. Polisler ifade sırasında “kime çalıştığımı” sordular. Ben de ilk başta “Vidadi Badalov’a çalışıyorum” dedim. Ancak “en sonunda şirketlerin arkasında Rıza Sarraf var” dedim. Bunun üzerine gelen avukat beni dışarı çıkarmak istedi. Polisler, “nereye” diye sorduğunda, “Bir çay içelim çocuğun ağzı kurudu” diyerek çıkardı. Bana dışarıda “Susma hakkını kullanacaksın” dedi. Ben de “adamların söylediği her şey gerçek” diye yanıt verince bu sefer “İçeri girince susacaksın” diye talimat verdi. “Seni baro mu gönderdi” deyince “Şeyda Yıldırım gönderdi” dedi. Ben Emniyet’te de aslında söylemiştim ama üzeri kapatıldı.

Kumara geldik dersiniz

Rusya’da gözaltına alındığınız ortaya çıktı. Ne için alınmıştınız?

A.K.: Rusya’da tam olarak hatırlamıyorum ama 2007 ya da 2008 yılında üzerimde 4 milyon dolar olduğu için gümrük muhafaza memurları tarafından gözaltına alındım. Yanımda Sabri Berk de vardı ama para bende olduğu için beni gözaltına aldılar. Rusya’ya o parayı ne için götürdüğümüzü bilmiyordum. Yakalanırsanız kumar oynamaya geldik ya da yatırım yapacağız dersiniz demişlerdi. Durum Ruslar tarafından Türkiye’ye bildirildi. Türkiye’de gümrük muhafaza memurları tek tek ifademizi aldılar. Ancak orada açılan davadan Şeyda Yıldırım bizi beraat ettirdi. Ben bu davanın da tekrar açılmasını istiyorum.

Meclis çağırırsa anlatırım

TBMM’de yolsuzluk ve rüşvet olayına ilişkin kurulan komisyona davet edildiniz mi?

A.K.: Hayır, davet edilmedim. Aslında beni çağırmalarını ve bütün gerçekleri anlatmayı istiyorum. Üzerime düşen ne varsa canla başla anlatmaya varım. Çünkü Rıza Sarraf gerçek bir yalancı. Türkiye’ye gram menfaati olmamıştır. Siyasiler ve kendi çıkarı dışında ülkeye hizmeti olmadı. Türkiye’nin cari açığını karşılıyor diyorlar ya, hepsi yalan. Beşiktaş kulübünden loca alana kadar kurdurduğu şirketlerin borcunu ödesin. Ben artık bunların ortaya çıkarılmasını ve ceza almalarını istiyorum. Bu ülkede garibanın, yoksulun, yetimin nafakası nasıl göz göre göre çalınıyor. Bu işlerden kimler nemalanıyor, kimler ne kazanıyor ortaya çıkarılsın. Beni Meclis’e çağırırlarsa bildiğim her şeyi anlatmaya hazırım.

Ailemin hayatı için

Gelgeç olan soyadınızı Karahan olarak değiştirdiğinizi öğrendik. Neden değiştirdiniz?

A.K: Soyismimi hayatımdan endişe ettiğim için değiştirdim. Çünkü 17 Aralık’ta çok tehdit edildim. Rahatsızlık duyduğum için değiştirmek zorunda kaldım. Gerçi değiştirmem de pek etki yapmadı. En azından sokaktaki insanlar bilmiyor kimliğimi. Ancak halen daha korku yaşıyorum. Kendi hayatımdan da ziyade çocuklarımın ve yakınlarımın hayatını kurtarmak için soyismimi değiştirdim.

Pasaportu bile elinde

 

[Haber görseli]

 

 

 

 

 

 

ZARRAB'IN YANINDA 2006 YILINDA BAŞLAMIŞ
İfade tutanağında Zarrab ile birlikte 2002 yılında Ataköy Mesa villalarında güvenlik görevlisi olarak çalışırken tanıştığını anlatan Adem Karahan, daha sonra Erzurum Çat'a taşındığını ve Turgut Happani aracılığıyla zaman zaman kendisine para gönderildiğini, 2005 yılında da telefonla iş teklifinde bulunduğunu belirtti. Karahan ifadesinde 2006 yılında Zarrab'ın yanında evrak getir götür ve ofis temizliği işleri yaparak başladığını, 2008 yılında ise Reza Zarrab'ın Khagani Abbasov ile birlikte kendisine Hazine Kuyumculuk isimli bir şirket kurdurduğunu söyledi.
PARAYI OFİSE GÖTÜRDÜK
Abbasov ile birlikte kurulan şirketin Denizbank'taki hesabına günlük 3-5 milyon dolar arasında para geldiğini ve parayı çekerek ofise geldiğini anlatan Adem Karahan, paralarla Abdullah Happani'nin ilgilendiğini daha sonra da Deniz ve Cihan Kıymetli Madenler gibi üzerlerine 5-6 kayıtlı şirket daha kurulduğunu kaydetti. Karahan, “Paraları ben veya banka talimatıyla Metehan A., Ertuğrul B., Mustafa A., Turgut H., Kadir H., Hüsamettin A. ve Erol E. çekiyorlardı. HattaReza Zarrab da Garanti Bankası'ndaki hesaplardan benim talimatımla para çekmiştir. Benim adıma Garanti Bankası'ndan açılan hesaptan Abdullah Happani buradan Hakkari, Şırnak ve Diyarbakır gibi yerlere para göndermiş. Banka personeli beni bilgilendirince haberim oldu. Vergi müfettişleri üzerime olan şirketlerle ilgili inceleme yaptı ve 2.7 milyon TL tutarında vergi borcu altına sokuldum” dedi.
“Dubai'ye Turhan Yılmaz ile birlikte gittik. Dubai'deki ofiste Emin General Trading ile birlikte Atlantis Capital diye bir firma vardı. İran'lı Sadık ve Saeid isimli iki ikişi bana zaman zaman İngilizce yazılı belgeler getirir bende imzalardım. İçerikleri hakkında İngilizce bilmediğim için hiç bir bilgim yoktu. Dubai'deki ofise Reza Zarrab, Hasan Sayar, Türker Sargın, kadir Happani ve Mustafa Happani gelip giderdi. Ofiste zaman zaman külçe altın ve para olduğu olurdu. Ben zaman zaman Reza Zarrab adına para ve altın taşımacılığı da yaptım. Dubai'den Türkiye'ye ve Dubai'den İran'a nakit kuryeliğinde de bulundum. Paraları Al Nefees (Reza Zarrab'ın babasının şirketi) veya Nadir Döviz'in Dubai şubesi gibi yerlerden alıyorduk. Rusya'ya da bir kaç defa nakit para götürdüm. Dubai'ye külçe altın götürürken kalabalık bir kurye ile giderdik. Hepsinin çantasında 30-40 kilo altın olurdu. Kuryelerin başında ben ve Turhan Yılmaz olurdu. Gümrük ile ben ilgilenmezdim.”
 
YURTDIŞINA 'BOŞ ÇANTA İLE GİRDİK, ÇIKTIK'
 
Yurtdışına giriş-çıkışlarda gümrük memurları ve bazen de polisin çantalarını aradığını belirten Adem Karahan ifadesine şöyle devam etti: “2-3 sefer altıntaşıyormuş gibi boş çantayla yurtdışına çıktım. Bu durumu yanımda bulunan ve yine boş çanta taşıyan Turhan Yılmaz'a sorduğumda ‘Reza bey böyle talimat verdi. Sen aldığın paraya bak, geresine karışma' demişti. Başlangıçta 500 dolar alırken bu para zamanla 300 dolara düştü. Dubai'ye vardığımızda altınları Emin General ve Al Nefees firmasına götürüyorduk. Bu altınlar Nadir Döviz gibi firmalarda Dolar veya Dirhem'e çevrilip İran'a götürülüyordu. İran'a külçe altıngönderildiğine hiç şahit olmadım. Reza Zarrab'ın ve avukatının daha önce beni tanımadığı ve General Trading ile ilişkileri olmadığı yönüdeki yönündeki beyanları kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır” ifadelerini kullandı.

 

Bir dönem Rıza Sarraf’ın en yakınındaki isimlerden biri olan Adem Karahan’ın elinde Sarraf’ın İran’dan aldığı pasaportu bile bulunuyor. 

Sarraf’ın adına Dubai’de şirket kurduğu Karahan’ın verdiği pasaport, Sarraf’ın birçok kez Dubai’ye giriş çıkış yaptığını ortaya koyuyor. Karahan, 1.5 ay önce Gümrük Müfettişi Mehmet Eryılmaz’a ifade vermiş, “Türkiye-Dubai- İran hakkındaki para trafiğini” anlatmıştı.


DİĞER HABERLER

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 TÖREHAN ÇİFTİ DOKUNULMAZLIK PEŞİNDE
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR