Gerginlik askeri çatışmaya dönüşür mü?
Doğu Akdeniz, son dönemde askeri hareketliliğin çok arttığı bir bölge konumunda. Suriye meselesi nedeniyle Rusya Federasyonu, ABD, Büyük Britanya ve Fransa gibi ülkeler bu bölgede önemli bir deniz gücü bulunduruyorlar.
Türkiye ve Yunanistan da bu bölgede önemli bir askeri hareketlilik içindeler. Bölgedeki varlığının sınırlandırıldığı kaygısındaki Türkiye son dönemde yaptığı Mavi Vatan-2019 tatbikatıyla gündeme geldi. Yunanistan ve Kıbrıs'ın da bölgedeki tatbikatlarını artırdığı gözleniyor.
Bölgede en son askeri gerginlik, Türk savaş gemilerinin 2018 başında bölgeye gelmeye çalışan ENI'ye ait SAIPEM2000 sondaj gemisini Kıbrıs açıklarında engellemesi ile yaşanmıştı. Türkiye, Yunanistan'a bir firkateynin Ekim 2018'de Kıbrıs'ın Güzelyurt açıklarında araştırma yapan Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisini taciz ettiğini açıklamıştı.
Her ne kadar risk olsa da tarafların sonunda kendi çıkarlarına zarar verecekleri bir çatışmayı göze almayacakları öngörülüyor.
Tarafların temel politikası nedir?
Kıbrıs, son 10 yılda bulunan doğalgaz kaynaklarını ekonomik zenginliğe çevirme arayışında. Türk tarafının da elde edilecek gelirden yararlanacağını, bunun için bir fon oluşturulacağını belirten Kıbrıs hükümeti, başta BM olmak üzere uluslararası toplumdan gelebilecek baskıyı hafifletmeyi amaçlıyor.
Türkiye'yi uluslararası planda zor duruma düşürmeyi de hedefleyen Kıbrıs hükümeti, bu politikaya paralel olarak, BM gözetimindeki müzakere sürecini de ucu açık bir sürece yaymayı öngörüyor.
Türkiye ise Kıbrıs'ın tek taraflı olarak gördüğü politikasına karşı hamlelerini sürdürüyor.
Kendisini Doğu Akdeniz'de sadece Antalya Körfezi tarafına sıkıştıracak politikaları boşa çıkartmaya çalışan Türkiye, hem kendisinin hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için imkanlarını seferber ediyor.
7 Temmuz'da erken seçime giden Yunanistan'da iktidar değişti, radikal sol koalisyon (SYRIZA) seçimi ikinci sırada bitirirken Yeni Demokrasi Partisi tek başına iktidara geldi.
Ülkenin yeni Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, görevdeki ilk haftasında "Türkiye Doğu Akdeniz'in haylaz çocuğu olmayı bırakıp ciddi bir oyuncu olmalı" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise "Dendias'ın ifadelerini yadırgıyoruz. 'Avrupa'nın şımarık çocuğu' unvanı esasen Yunanistan'a aittir" dedi ve ekledi:
"Avrupa'nın haylaz çocuğu ise, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Avrupa Birliği üyesi olan ve Yunanistan'la birlikte yıllardır Doğu Akdeniz'i istikrarsızlığa sürükleyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimidir."
Doğu Akdeniz'de hidrokarbon rezerv yataklarının keşfedilmesi, kıyıdaş ülkeler arasında hem yeni işbirliği alanları hem de ittifaklar kurulmasına neden oldu.
İsrail'in Tamar ve Leviathan, Mısır'ın Zohr ve Kıbrıs'ın Afrodit yataklarında bulduğu doğalgaz rezervlerinin çıkartılıp boru hatları aracılığıyla Avrupa pazarına taşınması hedefinde birleşen bu ülkeler, Yunanistan'ın da katılımıyla yeni bölgesel işbirliği platformları oluşturmaya başladılar.
Ocak ayında Kahire'de bir araya gelen Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurduklarını ilan ettiler. Forumun amacı bölgesel kaynakların üretimi, tüketimi ve pazarlanması süreçlerinde işbirliği yapmak ve Doğu Akdeniz'i yeni bir enerji üssüne dönüştürmek olarak açıklanıyor.
Bu sürece paralel olarak Kıbrıs, Yunanistan ile birlikte Mısır, İsrail ve Ürdün'le ayrı ayrı üçlü işbirliği oluşumları kurarken, hem ABD'nin hem de AB'nin güçlü desteğini de aldı.
Bu gelişmeler, Doğu Akdeniz'in önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye ve Kıbrıs adasının bir parçası olan Kıbrıs Türkleri'nin izolasyonuna neden oldu. Kıbrıs'ı zaten egemen bir devlet olarak tanımayan, Mısır ve İsrail ile ilişkileri de son derece gergin olan Türkiye, ekonomik ve siyasi haklarını korumak için daha yüksek sesle görünür olma politikasına yöneldi.
Yunanistan, Kıbrıs ve İtalya'nın AB üyesi olması, Doğu Akdeniz'de ABD, Katar, Fransa gibi ülkelerin büyük şirketlerinin yer alması Türkiye'nin daha da yalnızlaşmasına neden oldu. Türkiye, bu nedenle, Kıbrıs sorunun çözümünde tek yetkili olan BM'nin bu süreçte daha çok ses çıkarmasını talep ediyor.
Bölgedeki enerji kaynakları ne kadar?
Son 10 yılda yapılan sondajlar sonunda İsrail, Tamar yatağında 320 milyar metreküp, Leviathan'da 600 milyar metreküp, Kıbrıs ise Afrodit'te 130 milyar metreküp, Kalipso'da ise 200 milyar metreküp civarında doğalgaz bulduğunu ilan etti. Bölgenin en büyük doğalgaz kaynağı 800 milyar metreküplük rezerviyle Mısır'ın Zohr bölgesi oldu.
Ancak bulunan doğalgaz miktarının küresel ölçekte çok az olması, bulunan kaynaklarının nasıl işletilip, pazarlanacağı konusunda soru işaretlerine yol açıyor.
Kıbrıs'ın bir LNG terminali inşa etme maliyetinin 5 milyar Euro olacağı, Kıbrıs-Yunanistan-İtalya doğalgaz hattının da 6 milyar Euro gibi bir maliyetle yapılacağı hesap ediliyor.
Türkiye üzerinden bir doğalgaz hattının da siyasi nedenlerle yapılamayacağı hesap edildiğinde İsral ve Kıbrıs açısından en uygun formülün Mısır'ın mevcut LNG ihraç terminallerini kullanması olacağı öngörülüyor.
ŞEFFAF GAZETE